Ali Hurşit Baytok'u yaşarken anlayabildik mi? (İlker Yıdız) - BasketFaul.com

Ali Hurşit Baytok'u yaşarken anlayabildik mi? (İlker Yıdız)

20-03-23 11:52
Ülke basketbolumuzun en önemli değerlerinden biri olan rahmetli Ali Hurşit Baytok'un  önceki gün (18.03.1951-15.10.2022) dün doğum günüydü. Bu vesileyle de kendisinin ülke basketbolumuz adına önemini bir kez daha hatırlatmak adına bir yazı kaleme almak istedim. Ali Hurşit Baytok'u geçtiğimiz yıl Ekim ayında kaybettik ve kaybetmenin üzüntüsünü derinden yaşıyorum. Üzüntümü bir nebze de olsa azaltan, yaşarken kıymetini bilenlerden biri olduğumu düşünmemdir. Çünkü, Ali Hurşit Baytok’un ülke basketbolumuza kattığı derinlikli düşüncelerini anlama gayretinde olan, basketbol felsefesine inan ve bunu da yazılarıyla detaylı bir şekilde ifade etmeye çalışanlardan biri olduğumu düşünüyorum.

Rahmetli Ali Hurşit Baytok ile yüz yüze tanışma fırsatı bulamadım. Ancak, telefonla ya da sosyal medya aracılığı ile sıklıkla iletişim kurarak, onun basketbol derinliğinden istifade etme ayrıcalığını yaşadım. Birbirinden değerli kitaplarının ve yazılarının tamamını okuyup, bunlar üzerine birlikte mütalaa etme imkânı da buldum. Bundan dolayı da kendimi çok şanslı görüyorum. Kendileriyle defalarca telefonla da olsa uzun uzun konuşmalarımız gerçekleşti ve telefonu kapattıktan sonra da ülke basketbolumuzun neden bu değerden yeterince istifade etmediğini, neden layık olduğu değeri göstermediğimizi ve uzun yıllar neden bir kulübümüzde ya da federasyonumuzda bir görevde yer almadığına hem üzüldüm hem de ülke basketbolumuzun neden özlediğimiz seviyenin altında kaldığını da çok daha iyi bir şekilde anlamış oldum!

Ülke Basketbolumuzun Gerçek Değerlerini Tanımıyoruz!

Ülke basketbolumuzda kıymeti layığı ile anlaşılamayan birçok değerimiz, 10 yabancı oyuncu ile başta EuroLeague olmak üzere, Avrupa Kupaları’nda şampiyon olmayı marifet sanan günümüz popüler kültür ikonlarının ve onları ülke basketbolumuzun örnek isimleri olarak sunanların ördükleri duvarların ardında görünmez oldular. Bu nedenle de ülke basketbolumuzun gerçek anlamda büyük değerlerini tanımıyor ve onların kıymetini de bil(e)miyoruz!

Basketbola olan bakış açımda örnek aldığım değerlerin başında; Cavit Altunay, Ali Hurşit Baytok, Marcel Mori gibi tamamen oyuncu merkezli bakış açısına ve fundamental temelli anlayışa sahip isimler gelmektedir. Bunun yanında Yalçın Granit, Aydın Örs, Mehmet Baturalp, Seyfi Kuştimur gibi ülke basketbolumuza değerler yetiştiren ve düşünce üreten şahsiyetler de basketboldaki düşünce birikimime büyük katkılar sağladılar. Ancak, üzülerek söylemeliyim ki; ülke basketbolumuzda şu an için ismini saydığım değerlerimizin layığı ile anlaşıldığını düşünmüyorum. Oysa, bu değerlerimizin ürettikleri düşüncelerin üzerine eklemeler yaparak, yani "içermek ve aşmak" ile basketbolumuza her açıdan düşünsel bir derinlik katabilir ve hep yakındığımız "basketbol ekolümüz yok" sorununa da kalıcı bir çözüm getirebiliriz. Tabii ki öncelikle bu değerlerimizi anlama gayreti içerisinde olmak şartıyla!

Ülke basketbolumuzun paydaşları olarak; bu değerlerimizin düşüncelerini, basketbol felsefelerini ve basketbola olan bakış açılarını anlayabilecek ya da hiç olmazsa onları layığı ile tanıyabilecek bir basketbol ortamından bile uzağız. Sürekli bir yenilik ve sürekli bir proje üretme derdinde olan ama geçmiş birikimlerden bihaber bir basketbol camiasının, ne değer üretimi ne ortak dil kullanımı ne de ortak amaçlara odaklanmasının söz konusu olması pek mümkün görünmüyor! Bu nedenle de küçük şeylere takılıp kalan ve şahsi husumetlerden dolayı kutuplaşmaların sıkça yaşandığı bir ülke basketbolumuzdan söz eder durumdayız.

Ülke basketbolumuzda gereksiz bir şekilde yaşanan şahsi husumetlerin ve değer üretenler yerine tüketici zihniyetin hâkim olmasına sebebiyet veren ortamın, tekrardan değer üretebilen noktaya gelmesi için ismini saydığım ülke basketbolumuzun bu büyük şahsiyetlerinin anlaşılabilmesinin önemini vurgulamak adına 2020 yılında "Ali Hurşit Baytok ve Basketbolumuzda Kanonlaşma Sorunu" başlığıyla üç yazı kaleme almıştım. Benzer yazı dizilerini, ülke basketbolumuzun önemli isimleri olan; Cavit Altunay, Marcel Mori, Yalçın Granit, Aydın Örs, Mehmet Baturalp ve Seyfi Kuştimur için de ilerleyen süreçlerde kaleme almaya çalışacağım.

Değer Üretenlerin Hissesine Düşen!...

Günümüz ülke basketbolumuzda değer üretme çabası içerisinde olan azınlıkta kalanların hissesine Don Kişot gibi yel değirmenleriyle mücadele etmekten öte pek bir şey kalmadı. Çünkü değer üretmek hem zahmetli bir iş hem

de her kişinin harcı olmayan bir donanım gerektiriyor. Oysa, tüketim kültürünü benimseyenler için ise bunca zahmete gerek kalmadan; nemalanmak, rant sağlamak, kısa vadede sonuçlar alıp görünür olmak, popülerlik adına sürdürülebilirlik anlayışını görmezlikten gelmek gibi bütün olumsuz şeyler çok daha kolay.

Maalesef ülke basketbolumuz adına süreç daha çok tüketici anlayışa sahip olanların lehine gelişmekte ve değer üretenler ise başta milli takımlar olmak üzere, kulüplerimizden teker teker tasfiye edilmekteler. Bu süreç sonunda ülke basketbolumuzun geldiği noktaya baktığımızda ise tüketici zihniyetin gün geçtikçe hegemonya kurduğuna üzülerek şahit oluyoruz. Ancak, "iyiliklerin geometrik (katlanarak), kötülüklerin ise aritmetik arttığı" düşüncesine sahip olan bizler için, hiç kuşkusuz hâlâ umut vardır ve umudumuzu inananlar olarak hiçbir şekilde kaybetmeyeceğiz.

Ülke basketbolumuza değer katma adına, "zeki kötüler"le Don Kişot gibi savaşmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü, bizden önce bu mücadeleyi kazananlar vardı; kazanamasalar da şahsiyetlerinin gereği olarak bu mücadeleyi veren ve karınca misali sonucu değil, yolda olmayı daha değerli gören şahsiyetli isimler vardı. Bu isimlerden biri de geçtiğimiz yıl vefat eden Ali Hurşit Baytok'tu.

Sükût Suikastının Mağrur Mağduru

Ülke basketbolumuzun, rahmetli Ali Hurşit Baytok'un basketboldaki bilgi birikiminden, basketbol felsefesinden ve değer üreten antrenör anlayışından yeterince istifade ettiğini pek düşünmüyorum. Tıpkı, edebiyatımızın "Sükût Suikastının Mağrur Mağduru" Ahmet Hamdi Tanpınar gibi, rahmetli Ali Hurşit Baytok da ülke basketbolumuzun "Sükût Suikastının Mağrur Mağduru" oldu. Tıpkı Cavit Altunay gibi…

Basketbolumuzda Kanonlaşma Meselesi

Ali Hurşit Baytok’un “FundaMENTAL” ve “Motion Offense” kitaplarından haberi olmayan birçok kişi olduğundan eminim. Oysa bu kitaplar ülke basketbolumuz adına birer hazine durumundalar ve bu kitaplar sayesinde basketbolumuzda oyuncu merkezli bir anlayışa, yani insana olabildiğince odaklanmamız da sağlanmış olacaktır. Böylece hem “Büyük Antrenörler ve Büyük Oyuncular” hem de “A Milli Takımlar Seviyesinde İstikrarlı Başarılar” sağlanarak, ülke basketbolumuzda bütün paydaşları bir araya getirecek bir başarı hikayesine de sahip olabiliriz... Kitap deyip geçmeyin; bir medeniyeti, bir ülkeyi bazen bir kitap ile kurabilir ya da ayakta tutabilirsiniz. Bunun birçok örneği vardır. Bu nedenle basketbolumuzda kanonlaşma adına rahmetli Ali Hurşit Baytok’un eserleri ve basketbol felsefesi en başta gelmesi gerekir düşüncesindeyim.

Rahmetli Ali Hurşit Baytok’un eserleri ve basketbol felsefesi ilgili 2020 yılında Basketfaul'de “Ali Hurşit Baytok ve Basketbolumuzda Kanonlaşma Sorunu” başlıklı üç yazı kaleme almıştım. Bu yazıların ne vakit anlaşılacağını da açıkçası merakla bekliyorum! Ne TÜBAD'dan ne Eğitim Kurulu’ndan ne de TBF'den, "Basketbolumuzda Kanonlaşma" ve "Basketbolumuzda Sükût Suikastına Uğrayan Büyük Değerlerimiz" hakkında bir eser, bir yazı, bir beyanat ya da bir çalışmaya henüz şahit olmadım, varsa lütfen beni bilgilendirirlerse çok mutlu olacağım! Eğer ülke basketbolumuzun önemli değerlerini örnek teşkil edecek şekilde basketbolumuz adına ön plana çıkaramazsak; günümüzde olduğu gibi değer üretenler değil, popüler kültür ikonları değer görmeye devam ederler. Ülke basketbolumuz da tüketici anlayışa sahip olanların hâkim olduğu, kendi ülke basketboluna yabancılaşmış antrenörlerin el üstünde tutulduğu, yabancı oyuncuların ve bu durumu manipüle eden aracıların hâkim olduğu bir basketbol ülkesi olmaya devam eder.

Üzerimize Düşen Görev…

Ali Hurşit Baytok’un kıymetini ve değerini, keşke yaşarken layığı ile anlayabilseydik... Bundan sonraki süreçte bizlerin üzerine düşen görev ise; rahmetli Ali Hurşit Baytok'un bizlere bıraktığı eserlere ve basketbol felsefesine sahip çıkmaktan geçtiğini bilmemiz gerekiyor. Umarım gerek TBF gerek TÜBAD gerek Eğitim Kurulu gerekse de diğer basketbol paydaşları olarak, bizlere bıraktığı emanetlere sahip çıkar ve bu sayede düşüncelerini yaşatmaya devam ederiz.

Ülke basketbolumuza hem yetiştirdiği değerlerle hem bıraktığı büyük eserlerle hem de düşünsel anlamda verdiği önemli katkılarla iz bırakmış olan Ali Hurşit Baytok’u özlemle ve rahmetle anıyorum.

Basketfaul'de kaleme aldığım ve üç yazı dizisi şeklinde yayımlanan "Ali Hurşit Baytok ve Basketbolumuzda Kanonlaşma Sorunu" başlıklı yazılarıma aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.



(02.08.2020) Ali Hurşit Baytok ve Basketbolumuzda Kanonlaşma Sorunu-3 https://basketfaul.com/haber?haber=88796 

Yorumlar Okunma: 1681